باب: سجدة ص
3.Sad Süresindeki Secde
حدثنا
سليمان بن حرب
وأبو النعمان
قالا: حدثنا
حماد، عن
أيوب، عن
عكرمة، عن ابن
عباس رضي الله
عنهما قال:
{ص}. ليس من
عزائم
السجود، وقد
رأيت النبي
صلى الله عليه
وسلم يسجد
فيها.
[-1069-] İbn Abbas (r.a.)'ın şöyle dediği nakledilmiştir: "Sad suresi
mutlaka yapılması gereken secdelerden (azaimü's-sücud) birini içermez. Ancak
ben Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in bu sureyi okuduğunda secde ettiğini
gördüm."
AÇIKLAMA: İbn Abbas'tan nakledilen bu rivayet, Sad
suresinin başından sonuna kadar mutlaka yapılması gereken bir secde ayeti
İçermediğini ifade etmektedir.
İbnü'i-Münzir gibi bazı alimler hasen bir senedle Hz. Ali'nin
şöyle dediğini nakletmişlerdir; "Kur'an'da mutlaka yapılması gereken secde
ayetleri şu surelerde bulunmaktadır: Ha-mîm (Fussilet), Necm, Alak ve
Secde." İbn Abbas'ın da, bu son üç suredeki secdelerin mutlaka yapılması
gereken secdelerden olduğunu, söylediği nakledilmiştir. İbn Ebu Şeybe'nin
naklettiğine göre A'raf, Sübhan (İsra) ve Secde surelerinin mutlaka yapılması
gereken secdeler İçerdiği söylenmiştir.
(Ancak ben Nebi sallallahu aleyhi ve sellem'in bu sureyi
okuduğunda secde ettiğini gördüm) İmam Buharî Sad suresinin tefsirini işlediği
yerde Mücahid yoluyla nakledilen bir rivayete değinir: Mücahid şöyle demiştir:
"İbn Abbas'a Sad suresinde nerede secde ettin, diye sordum." Bu
rivayet İbn Huzeyme tarafından "İbn Abbas'a Sad suresi secdesini nereden
aldın, diye sordum" diye nakledilmiştir. Ancak gerek İmam Buharînin
gerekse İbn Huzeyme'nin naklettikleri rivayette İbn Abbas'ın cevabı aynı
olmuştur. Bu cevapta İbn Abbas şu ayetleri okumuştur: 'Ve onun soyundan Davudu
ve Süleyman doğru yola iletmiştik,., işte o Nebiler Allah'ın hidayet ettiği
kimselerdir. Sen de onların yoluna (hidayetine) uy! [En'am 84-90] Bu rivayet
İbn Abbas'ın bu ayetlere dayanarak Sad suresinde secde edilmesi gerektiği
hükmünü çıkardığını göstermektedir. Fakat İmam Buharînin burada naklettiği
1069. hadis, onun söz konusu hükmü Nebi Sallallahu aleyhi ve Sellem'den
aldığına İşaret etmektedir. Ancak bu durum söz konusu iki rivayet arasında
çelişki bulunduğu anlamına gelmez. Çünkü o, bu hükmü her iki yolla da elde
etmiş olabilir.
Ayrıca yine Mücahid yoluyla gelen ve Kitabu'l-Enbiya'da
nakledilen rivayette ibn Abbas şöyle demiştir: "Sizin Nebiiniz kendisine
tabî olmanız emredilen bir Nebi’dir." İşte İbn Abbas, Nebi (s.a.v.)'in Sad
suresinde secde etmesini başka bir ayetle delillendirmiş ve secde hükmünü bu
ayete bağlamıştır. Bunun sebebi ise söz konusu suredeki secde ayetinde
"secde lafzı yerine rüku lafzının kullanılmış olmasıdır." İşte bu
yüzden bu surede secde edilmesi hükmü tevkifidir. Zira bu secde hükmü tevkîfî
olmasaydı, secde edilmesinin gerekliliği Sad suresinden çıkarılamazdı.
Nesaî'nin Saîd İbn Cübeyr yoluyla îbn Abbas'tan merfu olarak
naklettiği bir rivayet şöyledir: "Davud (a.s.) bu secdeyi tevbe olsun diye
yapmıştı. Biz ise bir şükür ifadesi olarak secde ediyoruz." İşte İmam
Şafiî bu rivayette geçen şükür ifadesi olarak cümlesinin, namazda bu sure
okunduğu takdirde secde edilmeyeceğine delil olduğunu söylemiştir. Çünkü namaz
İçerisinde şükür secdesi yapmak, namaza şükür secdesi katmak doğru değildir.
Ebu Davud, İbn Huzeyme ve Hakİm'in Ebu Saîd'den naklettiğine
göre "Nebi (Sallallahu aleyhi ve sellem) bir defasında minberde iken Sad
suresini okumuş ve secde ayetine gelince minberden inip secde etmişti. Orada
bulunan cemaat de Resulullah'a (s.a.v.) uyarak secdeye varmıştı. Başka bir gün
Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem yine Sad suresini okumuş ve cemaat secde etmek
üzere toparlanınca: "Bu secde bir Nebi'in tevbesidir. Ancak ben sizin
secde etmek üzere toparlanıp hazırlandığınızı görüyorum" diyerek minberden
inmiş ve secde etmişti. Tabii cemaat de O'nunla birlikte secdeye varmıştı."
İşte bu rivayetin bağlamına ve öncesine baktığımızda Sad suresi secdesinin,
diğer secdeler kadar güçlü olmadığı sonucu çıkar. Bazı hanefi alimleri İse
"Rüku ederek yere kapanıp Rabbine döndü"[Sad 24] ayetindeki rüku
kelimesine secde anlamı vermişler ve bu yoruma dayanarak namaz içerisinde secde
ayeti okunması durumunda rükunun secde yerine geçeceği sonucunu çıkarmışlardır.
Dolayısıyla namaz kılan bir kimse secde ayeti okursa, rüku secde yerine
geçeceği için isterse rüku etmekle yetinir, isterse secde eder. Bu Hanefi
bilginler Sad süresindeki secde ayeti hakkında yaptıkları yoruma dayanarak
verdikleri bu hükmü namaz İçerisinde okunan diğer secde ayetlerine de
uyarlamışlardır. Onlara göre namaz içerisinde secde ayeti okunduğu zaman ayrıca
secde etmeye gerek yoktur; namaz içerisindeki rüku secde yerine geçer. İbn
Mesud'un görüşü de bu şekildedir.
باب: سجدة
النجم.
4.Necm Süresindeki Secde
-قاله
ابن عباس رضي
الله عنهما،
عن النبي صلى
الله عليه
وسلم.
İbn Abbas bunu Resuluilah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'den
nakletmiştir.
حدثنا
حفص بن عمر
قال: حدثنا
شعبة، عن أبي
إسحق، عن
الأسود، عن
عبد الله رضي
الله عنه: أن
النبي صلى
الله عليه
وسلم قرأ سورة
النجم فسجد
بها، فما بقي
أحد من القوم
إلا سجد، فأخذ
رجل من القوم
كفا من حصى،
أو تراب،
فرفعه إلى
وجهه، وقال: يكفيني
هذا، فلقد
رأيته بعد قتل
كافرا.
[-1070-] Abdullah İbn Mes'ud (r.a.)'den nakledilmiştir: "Resul-i Ekrem
Sallallahu Aleyhi ve Sellem Necm suresini okudu ve bu nedenle secde etti. O
secde edince orada bulunan herkes secdeye vardı. Fakat sadece bir kişi yerden
bir avuç çakıl veya toprak alıp yüzüne doğru kaldırarak: 'Böyle yapmak bana
yeter!' dedi. Ben o adamı daha sonra gördüm; O, kafir olarak öldürüldü."